Edatlarla fiil kullanımı

Rektion der Verben

Edatlarla fiil kullanımı, belirli bir gramer halinde (örneğin, -i hali; -e hali) bir fiil ve bir edatın ilişkisidir. Almancada, dört gramer hali varken, bazı diller daha çok gramer hale sahiptir. Bu tutarsızlık genellikle fiile uygun bir edat eklenerek çözülür.

Her zaman belirli bir gramer hali kullanan edatların listesi

Her zaman -e hali (Dativ) kullanan edatlar

ab, aus, bei, gegenüber, mit, von, nach, seit, zu

Her zaman -i hali (Akkusativ) kullanan edatlar

bis, durch, für, gegen, ohne, um

Ya -i hali (Akkusativ) ya da -e hali (Dativ) kullanan edatlar

an, auf, hinter, in, neben, unter, über, vor, zwischen

En yaygın fiillerin edatlarla kullanımı

Fiil + Edat Gramer hali Tercüme Örnek Örnek (çeviri) Yorum
Angst haben vor Dativ bir şeyden korkmak Ich habe Angst vor einer Verletztung. Yaralanmaktan korkuyorum.
ab|hängen von Dativ bağlı olmak das hängt von dir ab bu sana bağlı Diğer varyantlar: abhängig von+Dativ sein 👉 ich bin von dir abhängig
achten auf Akkusativ dikkat etmek auf den Weg achten yola dikkat etmek / yola bakmak
anfangen mit Dativ biriyle bir şeye başlamak ich fange mit dem Training an Eğitime başlıyorum
an|kommen in Akkusativ varmak Wir kommen um 8 Uhr in Berlin an. Berlin'e sabah 8'de varıyoruz.
sich anmelden für Akkusativ kayıt olmak sich für einen Sprachkurs anmelden bir dil kursuna kayıt olmak
antworten auf Akkusativ cevaplamak auf die Frage antworten bir soruyu cevaplamak
arbeiten an Dativ üzerinde çalışmak Die Firma arbeitet an einem neuen Produkt. Şirket yeni bir ürün üzerinde çalışıyor.
jdm ähnlich sein Dativ birine benzer olmak Sebastian ist seinem Bruder ähnlich. Sebastian kardeşine benzer.
sich ärgern über Akkusativ bir şeyden sinirlenmek Ich ärgere mich über dich. Senin yüzünden sinirliyim.
sich auf|regen über Akkusativ sinirlenmek Ich rege mich über lange Wartezeit auf. Uzun bekleme süresi yüzünden sinirliyim.
auf|hören mit Dativ bitirmek / durdurmak Ich muss mit dem Rauchen aufhören. Sigarayı bırakmalıyım.
auf|passen auf Akkusativ dikkat etmek Wir müssen auf Straßenzeichen aufpassen. Yol işaretlerine dikkat etmeliyiz.
aus|geben für Akkusativ harcamak Ich gebe zu viel Geld für Kleidung aus. Giysilere çok fazla para harcıyorum.
sich bei (jdm) für (etw) bedanken bei+Dativ, für+Akkusativ birine bir şey için teşekkür etmek Der Student bedankt sich bei dem Professor für die Hilfe. Öğrenci, profesöre yardımı için teşekkür eder.
beginnen mit Dativ biriyle bir şeye başlamak mit dem Sprachkurs beginnen bir dil kursuna başlamak
bestehen aus Dativ ibaret olmak das Auto besteht aus vielen Teilen araba birçok parçadan oluşur
betroffen sein von Dativ bir şeyden etkilenmek Die ganze Stadt ist von der Epidemie getroffen. Tüm şehir salgından etkilendi.
bitten um Akkusativ istemek (örneğin bir iyilik) Wir bitten um Verständnis! Anlayışınızı rica ederiz.
sich bemühen um Akkusativ bir şey elde etmeye çalışmak / çabalamak Ich bemühe mich um eine Beförderung. Terfi almaya çalışıyorum (çabalıyorum).
sich beschweren über Akkusativ bir şeyden şikayet etmek Der Nachbar beschweret sich über den Lärm. komşu gürültüden şikayet ediyor
sich beschäftigen mit Dativ meşgul olmak / uğraşmak (bazı alanda / endüstride çalışmak) Ich beschäftige mich mit (dem) Autoverkauf. Araba satıyorum. (kelimenin tam anlamıyla: araba satışı ile ilgileniyorum.)
sich beteiligen an Dativ katılmak Wir haben uns an dem Protest beteiligt. Protestoya katıldık.
sich bewerben um Akkusativ başvurmak Ich bewerbe mich um einen neuen Job. Yeni bir işe başvuruyorum.
sich beziehen auf Akkusativ atıfta bulunmak Die Ermäßigung bezieht sich nur auf die Kleidung aus dem Schlussverkauf. İndirim yalnızca sezon dışı satıştan gelen giysiler için geçerlidir.
(jdn) beneiden um Akkusativ kıskanmak Hanna beneidet Anna um ihre neuen Schuhe. Hanna, Annie'nin yeni ayakkabılarını kıskanıyor.
denken an Akkusativ bir şeyi düşünmek Die Eltern denken oft an ihre Tochter. Ebeveynler kızını sık sık düşünürler.
diskutieren über Akkusativ bir şeyi tartışmak Wir diskutieren über Entwicklungsmöglichkeiten in der Firma. Şirketteki geliştirme fırsatlarını tartışıyoruz.
sich bei (jdm) für (etw) entschuldigen bei+Dativ, für+Akkusativ bir şey için özür dilemek Ich möchte mich bei dir für mein gestriges Verhalten entschuldigen. Dünkü davranışım için senden özür dilemek istiyorum.
sich entscheiden für Akkusativ tercih etmek Ich habe mich für einen Urlaub in Spanien entschieden. Tatilimi İspanya'da geçirmeye karar verdim.
sich entschließen zu Dativ tercih etmek Ich habe mich zu einem Umzug nach Berlin entschlossen. Berlin'e taşınmaya karar verdim.
sich erholen von Dativ rahatlamak için bir ara vermek Ich muss mich von der Arbeit erholen. İşe ara vermem gerekiyor.
sich erinnern an Akkusativ hatırlamak Erinnerst du dich an die Geburtstagsfeier von Marko? Marko'nun doğum günü partisini hatırlıyor musun?
sich erkundigen nach Dativ sormak Ich möchte mich nach dem aktuellen Status meiner Bestellung erkundigen. Siparişimin statüsünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
Einfluss haben auf Akkusativ bir şeye etkilemek Ich habe keinen Einfluss auf die Entscheidung. Karara hiçbir etkim yok.
einverstanden sein mit Dativ biriyle aynı fikirde olmak / katılmak Ich bin mit deiner Meinung nicht einverstanden. Senin fikrine katılmıyorum.
ein|laden in/zu Dativ davet etmek Ich lade euch in meine Wohnung ein. / Eine Freundin hat mich zu Tee eingeladen. Seni evime davet ediyorum. / Bir (kadın) arkadaşım beni çay içmeye davet etti.
erfahren von Dativ bilgi edinmek Ich habe gerade von den letzten Änderungen erfahren. Son değişiklikleri yeni öğrendim.
erkennen an Dativ bir şeyden tanımak Ich habe ihn an der Stimme erkannt. Onu sesinden tanıdım.
erkranken an Dativ hastalık kapmak Mein Opa ist an Krebs erkranken. Büyükbabam kanser oldu.
erzählen über/von über+Akkusativ, von+Dativ hakkında konuşmak / bir şeyden bahsetmek Erzähl mir über deinen Urlaub. / Erzähl mir von deinem Urlaub. Bana tatilinden bahset.
fragen nach Dativ hakkında sormak Kannst du auch nach Verfügbarkeit online fragen? Çevrimiçi kullanılabilirlik hakkında da sorabilir misin?
sich freuen auf Akkusativ bir şey için sabırsızlanıyoruz Ich freue mich auf den Besuch von meinen Freunden. Arkadaşlarımın ziyaretini dört gözle bekliyorum.
sich freuen über Akkusativ mutlu olmak Ich freue mich über das Geschenk. Hediyeden memnunum.
führen zu Dativ yol açmak Das wird zu vielen Problemen führen. Bu birçok soruna yol açacaktır.
sich fürchten vor Dativ bir şeyden korkmak Lisa fürchtet sich vor Spinnen. Lisa örümceklerden korkuyor.
gehen um Akkusativ bir şey hakkında olmak (konusunu belirtmek) Es geht um den Umweltschutz. Çevrenin korunmasıyla ilgili.
gehören zu Dativ ait olmak Das Haus gehört zu unserer Familie. Ev ailemize ait.
geraten in Akkusativ bir şeye girmek (örneğin, bir duruma girmek (örneğin panik), başını belaya sokmak) Es ist wichtig, dass Sie nicht in Panik geraten. Panik yapmaman önemli.
sich gewöhnen an Akkusativ alışmak Ich kann mich an die niedrige Temperatur nicht gewöhnen. Düşük sıcaklığa alışamıyorum.
glauben an Akkusativ inanmak Niemand glaubt an meine Idee. Benim fikrime kimse inanmıyor.
gratulieren zu Dativ bir şeyi tebrik etmek Wir gratulieren dir zu dem Studiumabschluss. Mezuniyetin kutlu olsun.
greifen nach/zu Dativ uzanmak / ulaşmak Die Oma greift nach ihrer Brille. Büyükanne gözlüklerine uzanıyor.
grenzen an Akkusativ sınırlamak Polen grenzt an Deutschland. Polonya, Almanya ile sınır komşusudur.
halten für Akkusativ birini bir şey olarak görmek Ich halte ihn für einen guten Ingenieur. Onu iyi bir mühendis olarak görüyorum.
halten von Dativ birini bir şey olarak görmek/ bir şey hakkında düşünmek Was hältst du von seinem Plan? Planı hakkında ne düşünüyorsun?
sich handeln um Akkusativ bir şey hakkında olmak (konusunu belirtmek) Bei N-Deklination handelt es sich um eine spezielle Gruppe von Nomen. N-çekimi, özel bir fiil grubu ve bunların çekimiyle ilgilidir. sich handeln um oldukça resmi ve sofistike olduğundan gehen um daha yaygın olarak kullanılır
helfen bei Dativ yardım etmek Kannst du mir bei der Hausaufgabe helfen? Ödevimle bana yardım edebilir misin? Ayrıca kullanımda başka bir varyant daha vardır: helfen mit (bir alet / cihaz kullanmaya yardımcı olmak)
hin|weisen auf Akkusativ işaret etmek Ich möchte darauf hinweisen, dass ... Şunu belirtmek isterim ki ...
hoffen auf Akkusativ umut etmek Ich hoffe auf eine schnelle Einigung. Hızlı bir anlaşma umuyorum.
hören von Dativ birinden duymak Hast du etwas von Julia gehört? Julia'dan bir şey duydun mu?
sich informieren über Akkusativ bir şey ile ilgili bilgi almak Ich möchte mich über die Unterkunft informieren. Konaklama ile ilgili bilgi almak istiyorum.
sich interessieren für Akkusativ bir şey ile ilgilenmek Thomas interessiert sich für Marketing. Thomas pazarlamayla ilgileniyor.
kommen zu Dativ bir yere ulaşmak Auf dieser Kreuzung kommt es oft zu Autounfällen. Bu kavşakta sıklıkla araba kazaları meydana gelir.
sich konzentrieren auf Akkusativ konsantre olmak / odaklanmak Wir konzentrieren uns jetzt auf die wichtigsten Probleme. Şimdi en önemli sorunlara odaklanıyoruz.
kämpfen um Akkusativ savaşmak Wir kämpfen um das Überleben. Hayatta kalmak için savaşıyoruz.
sich kümmern um Akkusativ ilgilenmek Ich muss mich persönlich um diese Angelegenheit kümmern. Bu konuyla şahsen ilgilenmem gerekiyor.
lachen über Akkusativ birine gülmek Wir lachen noch über deinen Witz. Hala şakana gülüyoruz.
leiden unter/an Dativ (unter) [zihinsel olarak] acı çekmek; [fiziksel olarak] acı çekmek, hasta olmak Er leidet unter Depression. / Ich leide an einer seltenen Krankheit. Depresyondan muzdarip. Nadir görülen bir hastalığım var.
leihen von Dativ birinden ödünç almak Ich habe ein Buch von Isabell geliehen. Isabell'den bir kitap ödünç aldım. Şu fiille karşılaştırmaya değer: jdm etwas +Akkusativ borgen (bir şey birinden ödünç almak)
liegen an Dativ bağlı olmak Das liegt an dir. O size bağlı
nach|denken über Akkusativ bir şey hakkında düşünmek Ich denke über die Auswirkungen der Entscheidung der Regierung nach. Hükümetin kararının ne gibi sonuçları olacağını merak ediyorum.
passen zu Dativ yakışmak Die Schuhe passen sehr gut zu diesem Kleid. Bu ayakkabılar bu elbiseye çok yakışıyor.
protestieren gegen Akkusativ bir şeyi protesto etmek In meiner Stadt protestiert man gegen die Eröffnung einer Fabrik. İnsanlar benim şehrimde fabrika açılmasını protesto ediyor.
rechnen mit Dativ göz önüne almak Er hat mit den Konsequenzen nicht gerechnet. Sonuçları göz önüne almadı.
reden über Akkusativ bir şey hakkında konuşmak Lass uns über deine Beziehung reden. İlişkin hakkında konuşalım.
riechen nach Dativ bir şey gibi kokmak Die Soße riecht nach Knoblauch. Sos sarımsak gibi kokuyor.
sagen zu Dativ bir konuda bir şey söylemek / ne düşündüğünü söylemek Was sagst du zu einem Abendessen im Restaurant? Bir restoranda bir akşam yemeğine ne dersin?
sich sehnen nach Dativ özlemek Der Sohn sehnt sich nach seinen Eltern. Oğul ailesini özlüyor.
schicken an Akkusativ göndermek Kannst du bitte an mich eine Nachricht so schnell wie möglich schicken? Bana en kısa sürede mesaj gönderebilir misin lütfen?
schmecken nach Dativ tadı olmak Das schmeckt nach Kokos. Hindistan cevizi gibi tadı var.
schreiben an/über Akkusativ yazmak Ich schreibe eine E-Mail an den Professor. / Der Journalist schreibt über das Schulsystem in Deutschland. Profesöre bir e-posta yazıyorum. / Gazeteci Almanya'daki okul sistemi hakkında yazıyor.
sich sorgen um Akkusativ ilgilenmek Ich sorge mich um meine Oma. Büyükanneme bakıyorum.
sorgen für Akkusativ birine bakmak / bir şeye dikkat etmek Sorgen Sie bitte für (die) Sauberkeit in der Wohnung. Lütfen dairenin temizliğine dikkat ediniz. (Lütfen daireyi temiz tutunuz.)
sprechen mit/über mit+Dativ, über+Akkusativ konuşmak Ich spreche mit meiner Mutter. / Ich spreche über den Film von gestern. Annemle konuşuyorum / Dünkü film hakkında konuşuyorum.
(sich) schützen vor Dativ korumak Schützen Sie sich vor der Kälte. Lütfen kendinizi soğuğa karşı koruyun.
stammen aus Dativ gelmek / kaynaklanmak Das Wort "Chance" stammt aus dem Französischen. "Şans" kelimesi Fransızcadan gelmektedir.
stimmen für Akkusativ oy vermek Ich stimme für den Kandidaten aus meiner Region. Bölgemden aday için oy veriyorum.
sterben an Dativ ölmek Meine Oma ist an Krebs gestorben. Büyükannem kanserden öldü.
stolz sein auf Akkusativ ile gurur duymak Die Eltern sind stolz auf ihren Sohn. Ebeveynler oğullarıyla gurur duyuyor.
streben nach Dativ bir şeye çabalamak Ich strebe nach einer Verbesserung meines Lebensstandard. Yaşam standardımı iyileştirmeye çalışıyorum.
suchen nach Dativ bir şey aramak Ich suche nach einer Wohnung. Bir daire arıyorum. Diğer varyantlar: etwas +Akkusativ suchen 👉 ich suche eine Wohnung; auf der Suche nach etwas+Dativ sein 👉 ich bin auf der Suche nach einer Wohnung
(sich) streiten über Akkusativ bir şey hakkında tartışmak Wir streiten uns über das Vermögen. Mülkiyet konusunda tartışıyoruz.
teil|nehmen an Dativ katılmak Ich habe letzte Woche an einer Konferenz teilgenommen. Geçen hafta bir konferansa katıldım.
telefonieren mit Dativ ile telefonda konuşmak Julia telefoniert jeden Sonntag mit ihrer Mutter. Julia her pazar annesiyle telefonda konuşuyor.
sich treffen mit/zu Dativ biriyle buluşmak Ich treffe mich heute mit meiner Freundin. / Wir treffen uns zu einem Bier. Bugün kız arkadaşımla buluşuyorum. / Bir bira içmek için buluşuyoruz.
träumen von Dativ hayal etmek Sören träumt von einem Sportwagen. Sören bir spor araba hayal eder.
sich unterhalten mit/über mit+Dativ, über+Akkusativ konuşmak Klaus unterhält sich mit einem Kollegen. / Vielleicht unterhalten wir uns deinen letzten Urlaub? Klaus işten bir meslektaşıyla konuşuyor. / Neden son tatiliniz hakkında konuşmuyoruz?
sich verabreden mit Dativ Biri ile randevu almak / ayarlamak / anlaşmak Ich habe mich mit meinen Freunden in einer Bar verabredet. Arkadaşlarımla barda görüşmek için anlaştım.
sich verabschieden von Dativ vedalaşmak Janine verabschiedet sich mit ihrer Familie. Janine ailesine veda ediyor.
vergleichen mit Dativ ile karşılaştırmak Ich vergleiche meine Lösung mit deiner. Çözümümü seninkiyle karşılaştırıyorum.
verfügen über Akkusativ emrinde olmak Die Autovermietung verfügt über viele Modelle. Araç kiralama firmasının birçok modeli bulunmaktadır.
verlangen von Dativ bir şey birinden istemek Die Firma verlangt von den Mitarbeitern eine entsprechende Kleidung im Büro. Şirket, çalışanlardan uygun kıyafet kuralları talep etmektedir.
sich verlassen auf Akkusativ birine güvenmek Du kannst dich auf mich verlassen. Bana güvenebilirsin.
sich verlieben in Akkusativ aşık olmak Hans hat sich in eine Kollegin verliebt. Hans bir iş arkadaşına aşık oldu.
verstehen von Dativ anlamak Verstehst du etwas von diesem Thema? Bu konu hakkında bir şey biliyor musun? / Bu konuyu anlıyor musunuz?
sich vertragen mit Dativ iyi geçinmek i Unser Hund verträgt sich gut mit unserer Katze. Köpeğimiz kedimizle iyi geçiniyor.
verzichten auf Akkusativ bir şeyden vazgeçmek (örneğin et yemekten vazgeçmek) Wir verzichten in diesem Jahr auf Urlaub. Bu yıl tatilden vazgeçiyoruz.
sich vor|bereiten auf Akkusativ hazırlanmak Ich bereite mich für den Flug morgen vor. Yarınki uçuş için hazırlanıyorum.
vorbei|gehen an Dativ yanında yürümek Ich bin heute an dem Zoo vorbeigegangen. Bugün hayvanat bahçesinin yanına yürüdüm.
vorbei|kommen an Dativ uğramak / (örneğin bir engel) geçmek Kommst du heute nachmittags bei mir vorbei? Öğleden sonra beni görmeye geliyor musun?
warnen vor Dativ karşı uyarmak Polizei warnt vor Taschendieben. Polis yankesicilere karşı uyardı.
warten auf Akkusativ beklemek Ich warte auf den Bus. Otobüsü bekliyorum.
sich wenden an Akkusativ birine dönmek Bitte wenden Sie sich direkt an den Hersteller. Lütfen doğrudan üreticiyle iletişime geçin.
werden zu Dativ bir şey olmak / haline gelmek Er wird zu einem Monster. Bir canavara dönüşüyor.
Wert legen auf Akkusativ bir şeye önem vermek Meine Frau legt viel Wert auf gesunde Ernährung. Eşim sağlıklı beslenmeye büyük önem veriyor.
sich wündern über Akkusativ merak etmek / şaşırmak Ich wündere mich über die Entscheidung der Regierung. Hükümetin kararına şaşırdım.
zweifeln an Dativ bir şey hakkında şüphe duymak Ich zweifle an Richtigkeit dieser Lösung. Çözümün doğruluğu konusunda şüphelerim var.
zwingen zu Dativ birini bir şey yapmaya zorlamak Die Firma ist zu einem Stellenabbau gezwungen. Şirket iş yerleri azaltmak zorunda kalıyor.
ändern an Dativ bir şey değiştirmek etwas an der Einrichtung ändern dekor / ekipmandaki durumu değiştirmek
übersetzen auf/in Akkusativ çevirmek Ich habe das Schreiben auf Englisch (oder ins Englische) übersetzt. Mektubu İngilizceye çevirdim.
überzeugen von/zu Dativ konusunda ikna olmak / birini bir şeye ikna etmek Ich bin von seiner Schuld überzeugt. / Er hat mich zur Zusammenarbeit überzeugt. Suçluluğuna ikna oldum. / Beni işbirliği yapmaya ikna etti.